Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, İklim ve Çevre Atölyesi ile iklim değişikliği, çevresel sorunlar ve sürdürülebilir yaşam üzerine bilimsel ve interaktif deneyimler sunuyor!
Bu atölyede katılımcılar, iklim değişikliğinin dünyamıza etkilerini gözlemleyerek, çevre dostu çözümler geliştirme ve sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları kazanma fırsatı bulur. Deneyler, uygulamalı çalışmalar ve yaratıcı projelerle doğa dostu bireyler yetiştirilmesi hedeflenmektedir.
Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi'nin Deniz Canlıları Atölyesi'nde çocuklar, deniz ekosistemini ve canlılarını öğreniyor. Atölye programı, minik kaşiflerin deniz dünyasını keşfetmesine olanak tanır.
Denizler, gezegenimizin en büyük ve en karmaşık ekosistemleridir. Bu muazzam su kütleleri, binlerce farklı türden deniz canlısına ev sahipliği yapar. Ancak, iklim değişikliği, kirlilik ve aşırı avlanma gibi faktörler nedeniyle bazı deniz canlılarının nesli tükenme tehlikesi altındadır. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak, Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi bünyesindeki Deniz Canlıları Atölyesi ile deniz ekosistemi ve canlılarını öğreterek bu canlıların korunmasına yönelik farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz.
Durum: Tehlike Altında
Durum: Tehlike Altında
Durum: Tehlike Altında
Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, astronomi ve uzay bilimlerine ilgi duyan herkes için Astronomi ve Uzay Bilimleri Atölyesini sunuyor!
Bu atölyede katılımcılar, gökyüzünü keşfetmek, gezegenler ve yıldızlar hakkında bilgi edinmek ve teleskoplarla uzayın derinliklerine yolculuk yapmak için harika bir deneyim yaşarlar. Astronomi yazılımlarıyla gökyüzünü tanıma, evrenin işleyişini kavrama ve bilimsel gözlem yapma fırsatı elde ederler.
Uydunun temel bileşenlerini barındıran ana yapıdır. Güç sistemleri, bilgisayarlar, bataryalar ve kontrol sistemleri burada bulunur. Isı düzenleyici sistemler de burada yer alır, çünkü uzayda aşırı sıcaklık değişimlerinden korunmak gerekir.
Uydunun en önemli enerji kaynağıdır. Güneş ışığını elektrik enerjisine çevirerek tüm sistemlerin çalışmasını sağlar. Paneller, maksimum verim almak için genellikle Güneş'e yönlenebilir şekilde tasarlanır.
Uydu ile yer istasyonları arasında veri ve sinyal iletişimini sağlar. Haberleşme, televizyon, internet ve GPS sinyalleri gibi iletişim görevlerini yürütür.
Uydunun konumunu belirlemek ve yörüngesini korumak için kullanılır. Yıldız izleyicileri, Güneş sensörleri ve jiroskoplar gibi sistemler uydunun doğru açıda durmasını sağlar.
Uydunun yörüngede doğru konumda kalmasını sağlar. Küçük roket motorları ya da iyon iticileri ile manevra yapabilir.
Kutup ışıkları ya da kutup aurorası, Kuzey ve Güney kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalardır.
Meteorit düşüşü (aynı zamanda gözlemlenen düşüş olarak da adlandırılır), dış
uzaydan düşüşü insanlar veya otomatik cihazlar tarafından gözlemlenen ve
sonrasında toplanan bir meteorittir. Diğer herhangi bir meteorit ise “buluntu”
olarak adlandırılır.
Meteorit; kuyruklu yıldız, asteroit veya meteoroit gibi dış uzay kaynaklı bir
cismin, bir gezegen veya uydunun yüzeyine ulaşmak üzere atmosferden geçişinde
sağlam kalabilmiş katı bir enkaz parçasıdır.
Orijinal nesne atmosfere girdiğinde, sürtünme, basınç ve atmosfer gazlarıyla
kimyasal etkileşim gibi çeşitli faktörler, ısınmasına ve enerji yaymasına neden
olur. Daha sonra bir meteor haline gelir ve kayan yıldız olarak da bilinen bir
ateş topu oluşturur. Gök bilimciler en parlak örneklerine “bolit” adını
verirler.
Meteor, daha büyük olan cismin yüzeyine ulaştıktan sonra meteorit haline gelir.
Meteoritlerin boyutları büyüklük açısından farklılıklar gösterir. Jeologlara
göre bolit, bir çarpma krateri oluşturacak kadar büyük bir meteorittir.
Güneş’ten gelen morötesi ışınlar atmosferin üst katmanlarındaki oksijen
moleküllerinin (O2) parçalanmasına ve sonuçta serbest hâlde oksijen atomlarının
oluşmasına neden olur. Bu sürecin sonunda ortaya çıkan oksijen atomları ile
oksijen molekülleri (O2) tepkimeye girer ve ozon (O3) molekülü oluşur. Aynı
zamanda bir sera gazı olan ozon, atmosferin stratosfer katmanında doğal olarak
oluşur.
Ozon tabakası, canlılar için zararlı olan UVB ışınların yeryüzüne ulaşmasını
engeller. İnsan faaliyetleri sonucunda atmosfere karışan klor ve
kloroflorokarbonlar (CFC’ler) ozon ile tepkimeye girerek ozonun parçalanmasına
neden olur. Ozonun parçalanması sonucu stratosfer katmanındaki ozon miktarı
azalır ve bu duruma ozon incelmesi denir.
Kloroflorokarbon gazları atmosfere deodorantlar, klimalar, buzdolapları, araba
egzozları ve sera gazları yoluyla yayılır. Ozon tabakasının incelmesiyle
yeryüzüne ulaşan morötesi ışık miktarı artar. Bu durumun en önemli sonuçlarından
biri, bazı kanser türlerinin insanlarda daha sık görülmesidir.
Ozon tabakasını korumak için yakın yerlere yürüyerek ya da bisiklet kullanarak
gidebilirsiniz. Toplu taşıma araçlarını daha sık tercih edebilirsiniz. CFC
(kloroflorokarbon) ve HCFC (hidrokloroflorokarbon) içeren spreyleri kullanmaktan
kaçınabilirsiniz. Klor ve brom içermeyen temizlik ürünlerini kullanabilirsiniz.
Dünya yüzeyine en yakın olan troposferdir. “Tropos” değişim demektir. Bu katman
adını, atmosferimizin bu bölümünde sürekli değişen ve gazları karıştıran hava
koşullarından alır. Atmosferin %75-80’i troposferde bulunur.
Troposfer, Dünya’da nerede olduğunuza bağlı olarak 6 ile 16 kilometre arasında
bir kalınlığa sahiptir. Kuzey ve Güney Kutbu’nda en incedir.
Bu katmanda soluduğumuz hava ve gökyüzündeki bulutlar bulunur. Bu en alt
katmanda hava en yoğundur. Aslında, troposfer, tüm atmosferin kütlesinin dörtte
üçünü içerir. Buradaki hava %78 nitrojen ve %21 oksijendir. Son %1 ise argon, su
buharı ve karbondioksitten oluşur.
Yüzünüzde rüzgarı hissettiğinizde, gökyüzündeki bulutları gördüğünüzde ve
kuşların uçuş sırasında kanat çırpışını seyrettiğinizde, troposferi
deneyimlersiniz.
Troposferin üstünde ve mezosferin altında stratosfer bulunur. “Strat” katman
anlamına gelir. Atmosferimizin bu katmanının da kendi alt katmanları vardır.
Burada havayı karıştıracak fırtına veya türbülans yoktur, bu nedenle altta
soğuk, ağır bir hava; üstte ise ılık, hafif bir hava vardır. Bu durum
yaşadığımız yer olan troposferde katmanların çalışma biçiminin tam tersidir.
Stratosferde bir dağa tırmanacak olsaydınız, alışık olduğumuz şekilde giyinmek
yerine, kalın kıyafetlerinizi tepeye yaklaştıkça çıkarmanız gerekirdi.
Bu katman 35 kilometre kalınlığındadır. Stratosfer, çok önemli ozon tabakasının
bulunduğu yerdir. Ozon tabakası bizi Güneş’ten gelen ultraviyole ışınlarından
(UV) korumaya yardımcı olur. Aslında ozon tabakası, Güneş’in bize gönderdiği UV
ışınların çoğunu emer. Yaşam, bu koruma katmanı olmadan mümkün olmazdı.
Mezosfer, termosfer ile stratosfer arasında yer alır. “Mezo” orta anlamına gelir
ve bu tüm gazların karıştığı en yüksek katmandır. Mezosfer 35 kilometre
kalınlığındadır.
Hava incedir, bu yüzden mezosferde nefes alamazsınız. Ancak bu katmanda,
termosferde olduğundan daha fazla gaz vardır.
Hiç göktaşlarının yanarak iz bıraktığı bir meteor yağmuru gördünüz mü? Bazı
insanlar bu meteor yağmurlarını kayan yıldız zannederler. Tabi ki bu doğru
değildir. Atmosferimize giren meteorlar mezosferde yanar. Ekzosfer ve termosfer
katmanlarda fazla hava olmadığı için meteorlar çok fazla sorun yaşamadan bu
katmanlardan geçerler. Ancak mezosfere çarptıklarında sürtünmeye ve ısı
oluşturmaya yetecek kadar gaz vardır.
Termosfer, ekzosfer ile mezosfer arasında yer alır. “Termo” ısı anlamına gelir ve
bu katmandaki sıcaklık 2000 C dereceye kadar ulaşabilir. Yine de termosferde
vakit geçirecek olsaydınız çok soğuk hissederdiniz çünkü bu katman ısıyı size
iletecek yeterli gaz molekülüne sahip değildir. Bu aynı zamanda ses dalgalarının
geçmesi için de yeterli molekül olmadığı anlamına gelir.
Dünya atmosferinin bu katmanı yaklaşık 513 kilometre kalınlığındadır. Atmosferin
iç katmanlarından çok daha kalındır, ancak ekzosfer kadar kalın değildir.
Termosfer, Dünya’nın etrafında dolanan Uluslararası Uzay İstasyonuna ev
sahipliği yapmaktadır. Burası aynı zamanda düşük Dünya yörüngesindeki uyduları
bulacağınız yerdir.
Ekzosfer, atmosferimizin en dış tabakasıdır. “Ekzo” dış anlamına gelir. Ekzosfer,
atmosferimizin en uç noktasıdır. Bu katman atmosferin geri kalanını uzaydan
ayırır.
Yaklaşık 10.000 kilometre kalınlığındadır. Neredeyse Dünya’nın kendisi kadar
geniştir. Bu demektir ki uzaya çıkmak için Dünya’dan gerçekten uzakta olmanız
gerekiyor.
Ekzosfer, hidrojen ve helyum gibi gazlara sahiptir fakat bunlar çok
yayılmışlardır. Arada çok fazla boşluk vardır. Nefes alacak hava yoktur ve çok
soğuktur.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, bilimsel merakı teşvik eden Fen Bilimleri Atölyesi ile öğrencileri keşif ve öğrenme yolculuğuna davet ediyor!
Bu atölyede katılımcılar, fen bilimlerinin temel prensiplerini laboratuvar çalışmaları ve interaktif etkinlikler aracılığıyla öğrenerek deneyim kazanırlar. Gözlem yapma, veri toplama, deney tasarlama ve sonuçları yorumlama gibi temel bilimsel süreç becerileri geliştirilir.
Diğer mercekler aracılığıyla gelen mikroskobik görüntüyü gözün görebileceği şekilde son kez büyüten kısım. Sistemimizdeki kullanılan görüntüyü netleştirme ve büyütme için kullanılan en üst mercektir.
Çoğu objektif lensindeki hareket alanı kabaca 0.17 mm'den 170 mikrona kadar değişir. Bu düğme ile kaba odaklama yapılarak, veya yakın odaklanmaya geçmeden önce kullanılır. Böylece numune daha net görüntülenebilir.
Bir mikroskobun objektif merceği, incelenecek numunenin ilk görüntüsünü oluşturan temel optik parçadır. Tipik olarak mikroskop gövdesine takılı olan bu mercekler farklı büyütme ve numureleme güçlerine sahip bir dizi lensten oluşur.
Numunenin yerleştirildiği ve inceleme sırasında hareket ettirilebilen önemli bir platformdur. Bu tabla ileri geri ve yanlara hareket edebilir, böylece numunenin farklı bölgelerini incelemek için çeşitli yönlere kaydırılabilir. Numuneyi tutmak için sabitleme ve pozisyonlama aparatları bulunur.
Mikroskoptaki numunenin görülebilmesi için gerekli ışığı sağlar. Işık kaynağı alt tarafta bulunur ve numuneyi aydınlatır, böylece görüntünün net bir şekilde oluşmasını sağlar.
Hassas odaklamayı sağlar. Kaba odaklamadan sonra görüntüyü tam netleştirmek için kullanılır. Çok hassas ayarlar yapabilmeyi sağlar.
Ökoryatik tüm hücrelerde bulunan endoplazmik retikulum, zarların bir ağıdır. Lipidler, karbonhidrat metabolizması ve protein üretimi gibi pek çok işlemde önemlidir. ER, hücre içinde protein ve lipidlerin üretildiği, işlendiği ve taşındığı bir organeldir. Hücre içi “otoyol” gibi çalışır. Karaciğer hücrelerindeki SER, alkol, ilaç ve toksinlerin parçalanmasına yardımcı olur.
Hücre içerisinde bulunan golgi hücre çekirdeğine bağlı değildir. Bir zar grubu olan golgi, ökaryotik hücrelerde bulunan ve proteinlerin işlenmesi, paketlenmesi ve taşınmasında rol oynayan bir organeldir. Hücre zarına yakın konumlanmış olup, yassılaşmış zar keseciklerinden (sisternalar) oluşur. Endoplazmik Retikulum’dan gelen protein ve lipidleri alır, onları modifiye ederek fonksiyonel hale getirir.
Flatomin, siliyan ve hücre bölünmesine karışan sentrozomlar, iki ana merkezli centriole’den oluşmaktadır. Hücre bölünmesi sırasında nükleer zarflar parçalanır, mikrotübüller hücre kromozomlarıyla iletişim kurar ve sentrozomlar, hücre bölünmesine hazırlanmalarını sağlar.Bitki hücreleri sentrozoma sahip değildir; bunun yerine iğ iplikleri sitoplazmadaki farklı yapılardan organize edilir.
Mitokondri, ökaryotik hücrelerde bulunan ve ATP (adenozin trifosfat) üretimi
sağlayarak hücreye enerji sağlayan bir organeldir. Çift zarlı bir yapıya
sahiptir ve iç zarında krista adı verilen kıvrımlar bulunur. Mitokondri, glikoz
ve yağ asitlerinden enerji üretir ve bu enerjiyi ATP formunda hücreye sağlar. Bu
süreç hücresel solunum olarak bilinir. Mitokondriyal DNA, sadece anneden yavruya
geçer. Yani tüm mitokondrilerimizi annemizden alırız.
Mitokondrinin, yaklaşık 1,5 milyar yıl önce hücre içine girip simbiyotik ilişki
kuran bir bakteriden (alfa-proteobakteriler) evrimleştiği düşünülüyor. Bu
teoriye Endosimbiyotik Teori denir.
Ribozomlar, hücre içinde protein sentezinden sorumlu organellerdir. Hem prokaryot
(bakteri ve arkeler) hem de ökaryot (bitki, hayvan, mantar) hücrelerinde
bulunur. Ribozomlar, hücrenin fabrikaları gibi çalışarak protein üretirler.
Ribozomlar, hücrede zarla çevrili olmayan tek organeldir. Bu yüzden hem
sitoplazmada serbest hem de Endoplazmik Retikulum’a bağlı şekilde
bulunabilirler. Tüm canlı hücrelerde ribozom vardır, bu da ribozomların yaşam
için vazgeçilmez olduğunu gösterir.
Ribozomlar o kadar küçüktür ki ancak elektron mikroskobu ile görülebilir.
Karaciğer gibi hızlı büyüyen ve yoğun çalışan hücrelerde milyonlarca ribozom
bulunur. Ribozomlar, DNA gibi kendi kendine çoğalamaz. Hücre, ihtiyacına göre
yeni ribozomlar üretir. ilim insanları, ribozomların dünyadaki ilk yaşam
formlarından beri var olduğunu düşünüyor.
Besin kofulları sindirim, kontraktil kofulları ise su dengesini sağlamada rol
alırlar. Koful hayvan hücresinde çok ama küçük, bitki hücresinde az ama
büyüktür. Koful, zarla çevrili ve içi sıvı dolu bir organeldir. Hücre içinde su,
besin, atık maddeler ve iyonları depolamakla görevlidir. Atık maddeler, koful
içinde biriktirilerek hücreden uzaklaştırılır.
Bitkilerin yaprak ve çiçeklerinde bulunan pigmentler (renk verici maddeler)
kofullarda depolanır. Ayrıca bazı bitkiler zehirli maddeleri kofullarda
saklayarak hayvanlara karşı savunma mekanizması oluşturur.
Motorla yönlendirilen hücre içi taşıma için “demiryolları” görevi görür. Mitotik
iğ gibi daha büyük yapılar oluşturmak için yardımcı proteinlerle etkileşime
girer ve hücrenin geri kalanına bir organizasyon çerçevesi sağlar. Bu işlevlerin
anahtarı, mikrotübüllerin “dinamik” olmasıdır.
Mikrotübüller, hücre içinde iskelet ve taşıma sistemi görevi gören, tübülin
proteinlerinden oluşan silindirik ve içi boş yapılardır. Hücre şeklinin
korunması, organellerin hareketi ve hücre bölünmesi gibi süreçlerde çok önemli
rol oynarlar. Mikrotübüller, alfa (α) ve beta (β) tübülin proteinlerinin
birleşmesiyle oluşur.
Hücre zarı ya da hücre membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri
özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan seçici geçirgen
katmandır. Fosfolipit çift katmanından oluşur ve proteinler, kolesterol ve
karbonhidratlar içerir. Hücre zarının ana görevi, hücreyi korumak ve madde
alışverişini düzenlemektir.
Hücre zarı tamamen katı değil, hareketli bir yapıya sahiptir. İçindeki
proteinler ve lipitler birbiri içinde hareket edebilir. Hücre zarındaki
karbonhidrat yapıları her canlıda farklıdır, tıpkı insanların parmak izi gibi.
Bu sayede bağışıklık sistemi hücreleri tanıyabilir. Grip, HIV ve COVID-19 gibi
bazı virüsler, hücre zarındaki reseptörlere bağlanarak hücre içine girer.
Hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan çekirdek; kromatin, bir çekirdek ve nükleer
zarf’dan oluşmaktadır. Hücre çekirdeği, hücre içindeki tüm faaliyetleri kontrol
eder, bu yüzden genellikle hücrenin "beyni" olarak tanımlanır.Hücre çekirdeği,
DNA’nın saklandığı, kopyalandığı ve yönetildiği yerdir. Ökaryotik hücrelerin en
büyük organelidir ve hücrenin büyümesini, gelişimini ve bölünmesini kontrol
eder. Çift katmanlı bir zar olan çekirdek zarı, çekirdeği korur ve madde
alışverişini kontrol eder.
Hücre çekirdeğinde kromatin adı verilen DNA ve protein kompleksleri bulunur.
Hücre bölünmesi sırasında bunlar kromozomlara dönüşür. Çekirdek içinde bulunan
çekirdekçik, hücrenin ribozomlarını üretir. Çekirdek, bitki, hayvan, mantar ve
protist hücrelerinde bulunur. Bakteri ve arkeler gibi prokaryotlarda ise
çekirdek yoktur!
Bir insan hücresindeki DNA, yaklaşık 2 metre uzunluğundadır, ancak çekirdeğin
içine sıkıca paketlenmiştir. Çekirdeği çıkarılan bir hücre kendini yenileyemez
ve kısa süre içinde ölür.
Hücrede bulunan atıkların imha edildiği birime lizozom adı verilir. Küçük bir
organel olan lizozomlar; karbonhidratlar, lipidler ve proteinler’in sindirimine
izin veren enzimleri içermektedir. Lizozom, hücre içi sindirimden sorumlu olan,
hidrolitik enzimler içeren zarla çevrili bir organeldir. Hücre içindeki
atıkları, zararlı maddeleri ve yaşlanan organelleri parçalayarak geri
dönüştürür.
Ölü hücre parçalarını, yabancı maddeleri ve işlevini yitirmiş organelleri
sindirerek hücreyi temizler. İç pH'ı yaklaşık 4,5-5 civarındadır, yani oldukça
asidiktir. Bu, enzimlerin doğru çalışmasını sağlar. Hücre, eskimiş veya hasar
görmüş organellerini lizozomlar aracılığıyla sindirir. Bu sürece otofaji denir.
Bitki hücreleri, lizozom işlevini gören "vakuol" (koful) ve enzim içeren
organeller kullanır.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, Robotik ve Kodlama Atölyesi ile geleceğin teknoloji liderlerini yetiştiriyor!
Bu atölyede öğrenciler; analitik düşünme, problem çözme ve mühendislik becerilerini geliştirirken, aynı zamanda yaratıcılıklarını artırarak kendi robotlarını tasarlama ve kodlama fırsatı yakalar. 3D tasarım, Arduino programlama ve robotik kodlama gibi uygulamalarla bilim ve teknolojiyi bir araya getiren interaktif bir öğrenme ortamı sunulmaktadır.
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit.
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit.
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, Minik Mucitler Atölyesi ile 4-6 yaş arası çocukların bilimsel merakını destekleyen, çevre bilinci kazandıran ve eğlenceli öğrenme deneyimleri sunan özel bir program sunuyor!
Bu atölyede minikler, iklim değişikliği, sürdürülebilir yaşam ve doğa sevgisi konularında farkındalık kazanırken, eğlenceli deneyler ve etkinliklerle bilimi keşfetme fırsatı yakalar. Oyun tabanlı öğrenme modeli ile tasarlanan atölyede, çocuklar hem eğleniyor hem de doğa dostu alışkanlıklar ediniyor.
Türbinin altında bulunan, genellikle beton ve çelikten yapılmış sağlam
destek yapısıdır.
Görevi: Türbinin güçlü rüzgarlara karşı devrilmesini engeller ve
titreşimleri azaltarak stabil çalışmasını sağlar.
Rüzgarın enerjisini yakalayan büyük pervane şeklindeki bileşenlerdir.
Görevi: Rüzgarın hızına ve yönüne bağlı olarak dönerek türbine
güç sağlar. Aerodinamik yapıları sayesinde maksimum enerji dönüşümü
sağlarlar.
Güneş ışığını elektrik enerjisine çeviren fotovoltaik hücrelerden oluşan
sistemdir.
Görevi: Güneş enerjisini kullanarak elektrik üretir. Rüzgar
türbinleriyle birlikte kullanıldığında, kesintisiz enerji sağlamak için
hibrit bir sistem oluşturabilir.
Rüzgar türbininin ön kısmında bulunan, kanatlar ve rotor göbeğinden
oluşan döner mekanizmadır.
Görevi: Kanatlara çarpan rüzgarın kinetik enerjisini mekanik
dönme hareketine çevirir.
Türbinin yüksekliğini sağlayan, tüm mekanik ve elektriksel bileşenleri
taşıyan uzun dikey yapıdır.
Görevi: Türbini yerden yükselterek daha güçlü ve stabil rüzgar
akımlarını yakalamasını sağlar. Aynı zamanda naseli (jeneratör, dişli
kutusu vb. içeren bölümü) ve rotor sistemini taşır.
Sıkça Sorulan
Sorular
Sorularınız mı var? Size yardımcı olmak için buradayız.
Deniz Canlıları Atölyesi, çocuklara deniz ekosistemini ve deniz canlılarını tanıtan eğitici ve interaktif bir programdır. Bu atölyede çocuklar, deniz biyolojisi ve çevre bilinci hakkında bilgi sahibi olurlar.